top of page

Öğrenme Atmosferi Yaratmak

  • Yazarın fotoğrafı: Fuat Sağıroğlu
    Fuat Sağıroğlu
  • 4 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 18 Ara 2023

Yetişkin eğitimini çocuk eğitiminden ayıran en temel iki fark, deneyim ve motivasyon kavramlarından geçmektedir. Her bir yetişkinin sahip olduğu bilgi ve beceriler ile çeşitli deneyimleri vardır.


Yetişkin öğrenenler, zihinlerini gerçekten açmaya karar verdiklerinde öğrenmeye hazır olurlar. Bu yüzden yetişkinler, bir öğrenme ortamına kendi öncelikleriyle ve tutumlarıyla gelirler. Çocukların motivasyonu ise sınavdan iyi not almak ve dersi geçmek üzerineyken yetişkinler eğitim sürecinde öğrendiklerinin iş hayatlarında ne işlerine yarayacağını bilmek isterler. Tüm bunlarsa etkin ve olumlu bir öğrenme atmosferi oluşturulmasından geçer.

Öncelikle yanlış kullanımını yaygın hale getirdiğimiz bir düzeltme ile başlayalım. Eğitim atmosferi değil, öğretim atmosferi veya öğrenme atmosferi! Eğitim, içerisinde öğretimleri barındıran ve öğrenenlerde davranış değişimini amaçlayan bir süreçtir. Belirli içeriklerin çeşitli yöntemlerle öğretme amacıyla sunulduğu faaliyetler ise öğretimdir.


Dolayısıyla eğitim atmosferi olarak, ifade edilmesi yanlıştır.


İster birkaç saatlik ister birkaç günlük bir öğrenme deneyiminden bahsediyor olalım. İster yüz yüze isterse uzaktan öğrenme olsun. İster anlatım, grup çalışması veya çok daha farklı bir teknik kullanılıyor olsun. İsterse çok faydalı bir içerik ve yetkin bir eğitmen olsun. Ne olursa olsun, en başta olumlu bir öğrenme atmosferinin yaratılması şarttır. Öğretiminizi uzay istasyonunda yapıyor olsanız bile iyi bir atmosfer oluşturamıyorsanız, etkin ve verimli bir öğretim gerçekleştirmeniz çok olası olmayacaktır.

Olumlu bir öğrenme atmosferinin nasıl oluşturulacağına dair bazı ipuçlarını paylaşmak isterim.


Öncelikle öğretim alanının büyüklüğü, sıcaklığı, ekipman yeterliliği, oturma düzeni ve ikram gibi fiziksel koşulların uygun olması gerektiğini zaten bildiğimiz için bunun üzerinde durmuyorum. Daha ziyade ambiyans olarak tarif edebileceğim şekilde öğrenenler için güvenli ve keyifli bir ortam tasarlanmalıdır. Yargılamanın olmadığı, her bireyin kendisini özgürce ifade edebildiği ve eğitmen ile öğrenenler arasında açık ve içten bir iletişimin kurulduğu bir ortam… Öğretime keyifli tanışma etkinlikleri, ısınma egzersizleri ve buz kırıcılar ile başlamalıyız. Başta eğitmenin kendisi doğal olmalıdır. Katılımcılara değer göstermeli, beklentilerini sormalı ve öğretimin karşılıklı bir öğrenme deneyimi olacağının mesajını vermelidir.



Online veya uzaktan öğretimde ise elbette beş duyu organı birden kullanılamamaktadır. Ancak burada da verimliliği arttıracak bazı kritik noktalar bulunmaktadır. Öncelikle kurumlarda uzaktan öğrenme kültürünün oluşturulması gerekir. Katılımcı ilgisi sıcak tutulmaya çalışılmalı, etkileşim sağlanmalı ve molalar düzenlenmelidir. Katılımcılardan geri bildirim almaya özen gösterilmeli ve bu bilgiler toplanmalıdır.


Öğretim içeriklerimizi öğretici olduğu kadar eğlenceli ve uygulamalı aktivitelerle desteklemeliyiz. Görsel ve işitsel materyalleri kullanmalı, grup çalışmaları yaptırmalı, oyun oynamalı ve simülasyon yapmalı, çok etkin bir soru – cevap ve tartışma zemini oluşturmalı, yani interaktif bir atmosfer yaratmalıyız. Tüm bunları yaparsak olumlu bir öğrenme atmosferi oluşturmak için büyük bir adım atmış oluruz. Ama yeterli mi?


Eğitmenin yetişkin eğitimindeki rolü, çocuk eğitimindeki öğretmenden daha ziyade bir yönlendirici, bir rehber niteliğindedir. Yetişkinlerin öğrenmesine, hatırlamasına, fark etmesine rehberlik etmektir. Eğitmenlerin bu anlayış ve bilinçte olarak, kibir ve ego gibi tutumlarda asla bulunmamaları gerekir. Öğrenenler arasında bireysel farklılıklar varsa bunlar bilinmeli ve saygı gösterilmelidir. Farklılıklara duyarlı olunmadan başarılı bir öğretim yapılamaz. Katılımcıların adlarını öğrenmek ve onlara adları ile hitap etmek, birçok iletişim engelinin aşılmasını sağlar. Aktif katılım sağlayan ve belli başlı sorulara farklı yanıtlar veren katılımcılar öğretim esnasında ödüllendirilebilir.


Eğitmen, bilgi ve fikirleriyle katılımcılara ilham vermeli, kapsayıcı bir öğrenme ortamı oluşturmalı ve katılımcıları güçlendirmek için sürekli öğrenmeleri konusunda onlara koçluk yapmalıdır.


Unutulmamalıdır ki, sadece anlatmak eğitim değildir. Sadece anlık bir faaliyet eğitim değildir. John Dewey’in dediği gibi “Eğitim hayata hazırlık değildir, eğitim hayatın kendisidir.”


Fuat Sağıroğlu – Şubat 2022

Comments


  • Linkedin

©2018 by Fuat Sağıroğlu. Proudly created with Wix.com

bottom of page