top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıFuat SağıroÄŸlu

Kurumsal Akademiler Neyi Başaramıyor?

Artık irili ufaklı birçok şirketin kendi bünyesinde kurumsal akademileri bulunuyor. Bu akademilerin kendi kurumsal kimlikleri, yönetim yapıları ve bütçeleri var.

 

Ülkemizde akademiler görünen yüzleriyle iyi işler çıkartıyorlar. İç eğitmen kadroları kuruyorlar, eğitim programları geliştiriyorlar, yurtdışı dahil ciddi ödüller alıyorlar. Hatta pek çoğu eğitim verimliliğini ölçmeye çalışıyor, öğrenme analitiğine kafa yoruyor ve eğitim teknolojilerine yatırım yapıyorlar.

 

Peki, kurumsal akademi dünyamızdaki bu ışıltılı görüntünün içinde görülmeyen ve önemsenmeyen şey ne? Yani bunca başarıya rağmen başarılamayan nedir? Daha önemlisi, başarılmadığının farkında dahi olunmayan şey ne gerçekten?





Büyük bütçelere, büyük binalara, büyük kadrolara sahip olarak, belirli skorları ve ödülleri almak ve çalışan başı eğitim saatlerini arttırmak çok güzel de, eksik olan şey nedir?

 

Kurumsal akademilerin henüz başaramadığı şey, öğrenme kültürünü oluşturmanın uzağında olmaktır.

 

Bir içerik, bir konu, bir öğretim, süresi bittiğinden dolayı sona eriyorsa o kurumda öğrenme kültürünü oluşturmak çok zordur. Öğrenmenin ve öğretmenin tüm damarlara yayıldığı, herkesin birbirinden beslendiği bir ortam sağlanmadıkça öğrenme kültürünü geliştirmek neredeyse imkânsızdır.

 

Son yıllarda koçluk ve mentörlük programlarının yaygınlaşması bu yolda atılan önemli adımlardır. Oyunlaştırma bu öğrenme kültürünü oluşturmaya katkılar sunmaya başlamıştır. 

 

Ancak bunların ötesinde tüm çalışanların öğrenme kültürünü benimsemesi ve geliştirmesi için gidilecek çok yol vardır. Öğrenme, işten arta kalan zamanlarda veya bazen de işten kaçmak için yapılan bir uğraşı değildir. Örneğin, bir kurumda mentörlük almak için bir programın duyurulmasına ihtiyaç olmadan yöneticiler ve çalışanlar birbirlerine ulaşacak kanallara sahip olabilmelidir. Akademinin çalışanlar için eğitimlerin atandığı bir yer değil, bilgi edinme ve paylaşma merkezi olması gerekir.

 

Akademi yöneticileri olarak, öncelikle eğitim planlarına odaklanmak yerine bu kültürü yerleştirmeye ve sürekli öğrenmeye odaklanmalıyız. Çünkü akademiler, çizelgelere sığdırılmanın çok ötesindedir. Akademiyi sadece bir eğitim departmanı olarak görmemek gerekir. Artık klasik ve modern öğrenme kalıplarının dışına çıkıp, postmodern ve yeni nesil öğrenme yaklaşımları oluşturmalıyız. Mikro Öğrenme gibi, Ters Yüz Öğrenme gibi öğrenme modellerini daha sık kullanmaya başlamalıyız. Yeni bir yılın şafağında akademi yöneticileri olarak, özeleştirimizi yapmalı ve daha paylaşımcı, daha katılımcı bir öğrenme kültürü oluşturmanın peşine düşmeliyiz.

 

Sadece eğitim vermek ve sertifika dağıtmak yerine stratejisi olan, kurum kültürünü geliştiren ve dönüşümü sağlayan akademiler daha başarılı olacaktır. Öğrenmeyi bir hayat felsefesi olarak benimseyen yetenekleri bulmak ve onlarla bir kültür inşa etmekle kurumsal akademiler bir gün gerçek hedeflerine ulaşacaklardır.

 

Görüşlerimi Harold Jarche'nin güzel bir sözü ile bitirmek isterim. "Öğrenme işten ayrı bir şey değil, aksine işin kendisidir."

 

Fuat Sağıroğlu - Aralık 2023


Not: Yazı görseli Freepik’ten alınmıştır.

bottom of page