top of page

Liderlik

  • Yazarın fotoğrafı: Fuat Sağıroğlu
    Fuat Sağıroğlu
  • 10 Haz 2013
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 1 Kas 2021

Bir şirket yöneticisi, bir spor takımı kaptanı, bir dernek başkanı veya bir siyasetçi olabilirsiniz... Peki yirmi birinci yüzyılda olduğumuzun farkında mısınız?

İnsanoğlu, bilinçlenme ve olgunlaşma yolculuğunda çok acılar çekti, çok yaralar aldı. Her yüzyılda başka bir yeniliği ve gelişimi deneyimledi. İnsanlık tarihi, köleliği de gördü, insanın köle gibi çalıştırıldığı zamanları da. İnsan, sosyalleşme ve medenileşme merhalelerinin sonucunda birey olmaya doğru bir dönüşüm gerçekleştirdi. İnsanoğlunun bu dönüşümüne el veren, yol veren, öncülük eden tüm büyük liderlerse insanlık tarihindeki yerlerini gururla aldılar. Sadece daha insanca bir yaşam hakkını, daha insanca çalışma koşullarını sağlamaya çalıştıkları için değil; arkalarından gelenler için bir yol açtıkları, bir ateş yaktıkları için...

Yirmi birinci yüzyıl ise tüm insanlardan ve tüm çalışanlardan sadece daha ileri bir bilinç ve daha çok farkındalık bekliyor. Bunun sağlanmasının ilk yolu da, toplumun ilerlemesi kadar kendi içerisinden çıkartacağı doğal liderlere bağlıdır.

Bir topluluk, bir şirket veya herhangi bir grup, kendi içerisinden gerçekten inandığı ve güvendiği bir lider çıkartamıyorsa veya lideri konumunda bulunan kişiler bundan bihaberse her şeyi bir kenara bırakın, bu öncelikle içinde bulunduğumuz yüzyıla karşı bile büyük bir haksızlıktır.

Toplumları ve kurumları sürükleyenler ve ileriye taşıyanlar, liderlerdir. Sorumluluk alma, sezgi gücü, zeka, karar alma ve vizyon belirleme yetkinlikleri bir liderde bulunması gereken en temel özelliklerdir. Lider olmak isteyenlerin veya olduğunu zannedenlerin en büyük yanılgısı ise liderliğin bir unvan olduğunun sanılmasıdır. Bir genel müdür, bir siyasi parti genel başkanı, hatta bir apartman yöneticisi bile olabilirsiniz. Ancak bunların hiçbirisi sizi gerçek bir lider yapmaz. Liderlik, bir unvan değil, ruhtur.

Liderliğin ölçütü ise yaptığınız etki ve bıraktığınız izdir. Ne şirket bilançoları, ne de her ne başkanı iseniz bunun için aldığınız oy sayısı değildir. Ardınızda açtığınız yoldur, bıraktığınız felsefe, sahip çıkılacak bir yaşam manifestosudur. Liderlik, olağan kişilerden olağanüstü sonuçlar çıkartmaktır.

Şimdi etrafınıza tekrar bakın... Liderlerinize, sizin lideri olduğunuzu iddia edenlere... Bir çağrı merkezindeyseniz takım liderinize bakın, bir atölyedeyseniz ustabaşınıza, hatta tuttuğunuz takımın başkanına bakın... Hangisi size cesaret veriyor, ilham oluyor, takdir gösteriyor, yol açıyor, bir ışık yakıyor? Hangisinin ardında bıraktığı yol gidilesi?

En üzücü olansa iyi okullar bitirmiş ve iyi kariyerler elde etmiş olan iş hayatındaki üst düzey yöneticilerin istisnai örnekler haricinde liderliğin çok uzağında kalmaları... Yirmi birinci yüzyılda çalışanlarını dinlememeleri, onları fikirlerini önemsememeleri, ortak bir amaç etrafında onları birleştirememeleri, ekip ruhu nutukları atarken en ufak bir iş kazasında onları gözden çıkarmaları... Makam ve mevkileri, rütbe ve dereceleri gerçek liderliğin bir göstergesi sanmaları...

Bir fikir, bir hizmet, bir sosyal sorumluluk projesi bile büyük bir liderlik izi olabilir. Lider, atanmış kişi değildir, kalpten seçilmiş ve izlenmiş kişidir. Dolayısıyla da lider, işleri doğru yapan değil; doğru işleri doğru yapan kişidir. Bunu yaparken de karizmatik ve adil kişiliğiyle etrafını harekete geçirme gücüne sahip olan kişidir.

Lider; özgüveni, enerjisi ve cesareti herkesten yüksek olan kişidir. Babanız bile sizin gerçek lideriniz olabilir. Size bir ufuk açar, dünyanızı değiştirir. Lider olduğunu iddia eden, fakat bir vizyon sahibi olmayan ve basiretsiz bir şirket yöneticiniz ise sizi gerilemeye ve mutsuz olmaya mahkum edebilir. Tepeden inme kararlarla veya saltanat sürdürme gibi anlayışlarla lider olunamayacağı açıktır.

Liderlikle ilgili bir başka yanılgı ise liderin vazgeçilmez olduğunu sanmaktır. Etkin ve başarılı bir liderlik, vazgeçilebilir ve ardından onsuz da yürünebilir olmaktır. Hele hele iş hayatındaki liderliği, koşulsuz olarak itaat etmek ve biat etmek olarak sananlarsa bir aldanış içerisindedirler.

Özü anlaşılmayan kitaplardan veya birkaç saatlik seminerlerden ezberlenen laflarla liderliğe soyunmaya hiç kalkmayın! Liderlik, kalpten ve ruhtan doğar. Yoksa ortada ancak sentetik liderler dolaşır...

Fuat Sağıroğlu – Haziran 2013

Comments


  • Linkedin

©2018 by Fuat Sağıroğlu. Proudly created with Wix.com

bottom of page